Çok çeşitli kahramanlar: Dervişler, anneler, yalnız kadınlar, minik kediler, kumrular, hayat kadınları, üç harfliler. İnsan ve hayvanlar arasındaki sevgi bağları. Kediler, kediler… Anneyle olan derin bağlar. Mine Köker’in hüzünlü, hassas, duyarlı kahramanları, gerçek dünya ile başka dünyalar arasında gidip gelen, hayatın inceliklerini görebilen, yine de alçakgönüllü insanlardır.

Köker, okuru kanıksadığımız gerçeklerden çekip çıkarıyor ve bambaşka boyutlarda dolaştırıyor. Ne ki bu öyküler bununla yetinmeyip az rastladığımız zenginlikte dünyalara ulaşıyor.  Özgün bir yazarın telaşsız, acelesiz adımlarını buluyoruz onun öykülerinde.

“Sevgi açlığı da bir ölüm şekli… Kimse bu ölümü gözle göremeyeceği için anatomik dilde adlandırılacak ölümler. Öyle ya! Normal kiloda birine kim açlıktan öldü der. Ya başına bir şeyler gelir, ya da yaşlılıktan ölür insan.

“Somut olmayan bir şeyden ölünür mü?” Ölünür aslında. Hem de hiç fark ettirmeden. Birbirimizi fark etmeden ölüyoruz. Belki de mor ötesini görüyoruz o sırada. Kim bilir? Bilinen bir şey var. O da duyarsızız. İlk önce egolarımız geliyor. Sonra o, sonra onlar…”

Kitabın tamamını okumak için Üye Ol. Bu kitabın basılı kopyasını da satın alabilirsin.

Wishlist 0
Continue Shopping